4 Nisan 2015 Cumartesi

Geride Kalanlar - Sorgular



Uykusuz geçen bir gece daha. Bu sefer bir sabah vakti. Fiziksel yorgunluğumun önüne geçen şeyler var. Gelgitlerim aştı benliğimi, ruhum tsunaminin eşiğinde. Bu dünyadaki tek mal varlığım, günlerim var olma nedenini yitirmiş, amaçsız bir şekilde eksiliyor ömrümden birer birer. “Şu gün de bir bitse artık” dediklerim yılları aştı. Tutamaz oldum zamanı.

Hayatım derin bir uçurumun kenarında gök ile yer arasında sıkışmış bir vaziyette. Boşlukta yankılanıyor sorgulayan iç sesim. Neden varım? Hayatımı gerçekten yaşanılır kılacak olan mana nerede? Onu nasıl bulabilirim?

Sorgu fırtınası her geçen an şiddetini artıyor. Tutunacak bir dal arıyorum. Biliyorum bu arayış ömrüm boyunca hiç bitmeyecek fakat sürdükçe de bir bir kesilecek ruhumun atar damarları. Hangi hastane, hangi ilaç durduracak bu iç kanamayı? Bir tedavisi var mıydı? Yoksa boşuna mıydı bunca acı? Bilemiyorum.

Sokaktan bir çocuk geçiyor, çantası sırtında. Yıllar öncesi geliyor gözüme; büyüklerime sorduğum sorular. Yıllar her şeyimi alıp götürdü, sadece cevapsız sorular kaldı heybemde…

Son olarak  Aklıma Tolstoy’un itirafları geliyor :
“Ne istediğimi kendim de bilmiyordum; hayattan korkuyordum, hayattan kaçıp uzaklaşmak istiyordum, ama gene de hayattan bir şeyler bekliyordum.”

02.04.2015    

Son Adam

0 yorum:

Yorum Gönder